Hüsnü Dağlarca vefat etti.
Ünlü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca İstanbul'da hayatını kaybetti. Bir süredir Marmara Üniversitesi Hastanesi'ndeki tedavi gören dağlarca 94 yaşındaydı.
Dağlarca'nın 2008 Şubatı’nda çekilen son görüntülerinde anılarını anlatmış, ziyaretçilerle çektirdiği toplu fotoğrafın ardından hatıra defterini imzalamıştı.
26 Ağustos 1914 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Dağlarca, ilk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan’da, orta öğrenimini Tarsus ve Adana’daki ortaokullardan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nde tamamladı.
1935 yılında piyade subayı olarak doğu ve orta Anadolu’nun, Trakya’nın pek çok yerini dolaşan Dağlarca, ordudaki hizmeti 15 yılı doldurunca ön yüzbaşı rütbesiyle 1950’de askerlikten ayrıldı.
1952-1960 yılları arasında iş müfettişi olarak İstanbul’da çalışan Dağlarca, buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray’da kitabevini açtı ve yayımcılığa başladı.
4 yıl "Türkçe" isimli aylık dergiyi çıkaran ve ilk yazısı 1927’de Yeni Adana Gazetesi’nde yayımlanan bir hikaye olan Dağlarca, İstanbul Dergisi’nde 1933’te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı.
Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri yayımlanan Dağlarca, 1967’de ABD’deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "En iyi Türk Şairi" seçildi.
Ünlü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca İstanbul'da hayatını kaybetti. Bir süredir Marmara Üniversitesi Hastanesi'ndeki tedavi gören dağlarca 94 yaşındaydı.
Dağlarca'nın 2008 Şubatı’nda çekilen son görüntülerinde anılarını anlatmış, ziyaretçilerle çektirdiği toplu fotoğrafın ardından hatıra defterini imzalamıştı.
26 Ağustos 1914 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Dağlarca, ilk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan’da, orta öğrenimini Tarsus ve Adana’daki ortaokullardan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nde tamamladı.
1935 yılında piyade subayı olarak doğu ve orta Anadolu’nun, Trakya’nın pek çok yerini dolaşan Dağlarca, ordudaki hizmeti 15 yılı doldurunca ön yüzbaşı rütbesiyle 1950’de askerlikten ayrıldı.
1952-1960 yılları arasında iş müfettişi olarak İstanbul’da çalışan Dağlarca, buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray’da kitabevini açtı ve yayımcılığa başladı.
4 yıl "Türkçe" isimli aylık dergiyi çıkaran ve ilk yazısı 1927’de Yeni Adana Gazetesi’nde yayımlanan bir hikaye olan Dağlarca, İstanbul Dergisi’nde 1933’te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı.
Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri yayımlanan Dağlarca, 1967’de ABD’deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "En iyi Türk Şairi" seçildi.
Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, son yolculuğuna uğurlandı
Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın cenazesi Kadıköy Süreyya Operası'nda düzenlenen törenin ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Gazeteci-yazar Doğan Hızlan da şairin 1970 yılı öncesi 4 yıl süreyle çıkardığı "Türkçe" adlı dergide, Yazı İşleri Müdürlüğü yaptığını hatırlatarak, "Şiirin perisi varsa o da herhalde Dağlarca’ya göründü. Şiirin sorumluluğu nedir? Dağlarca bunu çok iyi taşımış bir şairdir. Sadece Türkiye değil, tüm dünyayı algılamıştır" diye konuştu. Şair Özdemir İnce de 1987 yılında Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya Türkiye’nin AB’ye girmek istemesi konusundaki görüşlerinin sorulduğunu anımsatarak, şairin "Önce kültürel sorunların çözülmesi lazım, ama biz tersine gidiyoruz. İşçileri Avrupa ülkelerine eğiterek göndermemiz lazımken, eğitimi onlardan alıyoruz" dediğini bildirdi. Dağlarca’nın dünya şiirinin önüne geçmiş bir şair olduğunu ifade eden İnce, "Dağlarca, şiir ormanının en heybetli ağaçlarından biridir. Soylu bir ağaçtır" dedi.
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de Dağlarca’nın vasiyeti üzerine evini müze olarak hizmete açacaklarını söyledi. Vasiyeti üzerine müzeye "Dağlarca’nın Gökyüzü" adını vereceklerini kaydeden Öztürk, "Biz bu evi onun gökyüzü olarak düzenleyeceğiz. Bu evi, gençlerin onu anlamaları ve onun yolunda yürümeleri için tanzim edeceğiz. Onun, ’Cumhuriyet’e ve Türk Dili’ne sahip çıkın’ nasihatini yerine getireceğiz" diye konuştu.
Törene, Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ablası Tiraje Yüreğir’in oğlu Yalçın Yüreğir, kardeşi Müfide Çankaya’nın kızı İzi Müftüoğlu ile çocukları ve çok sayıda seveni katlıdı. Törenin ardından Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Türk bayrağına sarılı naaşı, Söğütlüçeşme Camisi’ne getirildi. Camide öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından Dağlarca’nın naaşı, bir süre eller üzerinde taşınarak cenaze arabasına konuldu. Dağlarca’nın cenazesi, camiden alkışlarla uğurlandı. Dağlarca’nın cenazesi daha sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın cenazesi Kadıköy Süreyya Operası'nda düzenlenen törenin ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Gazeteci-yazar Doğan Hızlan da şairin 1970 yılı öncesi 4 yıl süreyle çıkardığı "Türkçe" adlı dergide, Yazı İşleri Müdürlüğü yaptığını hatırlatarak, "Şiirin perisi varsa o da herhalde Dağlarca’ya göründü. Şiirin sorumluluğu nedir? Dağlarca bunu çok iyi taşımış bir şairdir. Sadece Türkiye değil, tüm dünyayı algılamıştır" diye konuştu. Şair Özdemir İnce de 1987 yılında Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya Türkiye’nin AB’ye girmek istemesi konusundaki görüşlerinin sorulduğunu anımsatarak, şairin "Önce kültürel sorunların çözülmesi lazım, ama biz tersine gidiyoruz. İşçileri Avrupa ülkelerine eğiterek göndermemiz lazımken, eğitimi onlardan alıyoruz" dediğini bildirdi. Dağlarca’nın dünya şiirinin önüne geçmiş bir şair olduğunu ifade eden İnce, "Dağlarca, şiir ormanının en heybetli ağaçlarından biridir. Soylu bir ağaçtır" dedi.
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de Dağlarca’nın vasiyeti üzerine evini müze olarak hizmete açacaklarını söyledi. Vasiyeti üzerine müzeye "Dağlarca’nın Gökyüzü" adını vereceklerini kaydeden Öztürk, "Biz bu evi onun gökyüzü olarak düzenleyeceğiz. Bu evi, gençlerin onu anlamaları ve onun yolunda yürümeleri için tanzim edeceğiz. Onun, ’Cumhuriyet’e ve Türk Dili’ne sahip çıkın’ nasihatini yerine getireceğiz" diye konuştu.
Törene, Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ablası Tiraje Yüreğir’in oğlu Yalçın Yüreğir, kardeşi Müfide Çankaya’nın kızı İzi Müftüoğlu ile çocukları ve çok sayıda seveni katlıdı. Törenin ardından Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Türk bayrağına sarılı naaşı, Söğütlüçeşme Camisi’ne getirildi. Camide öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından Dağlarca’nın naaşı, bir süre eller üzerinde taşınarak cenaze arabasına konuldu. Dağlarca’nın cenazesi, camiden alkışlarla uğurlandı. Dağlarca’nın cenazesi daha sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Frankfurt Kitap Fuarı
Türkiye'nin "Bütün Renkleriyle Türkiye" sloganıyla onur konuğu olarak katıldığı ve dünya kamuoyunun gözlerini Türkiye'ye çevirecek '2008 Frankfurt Kitap Fuarı' Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Orhan Pamuk'un konuşmalarıyla resmi olarak açıldı.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Yunus Emre Oratoryosu’nu ilk kez Almanca olarak seslendirdiği geleneksel açılış galası, bu yıl da resmi açılışın ardından eski Frankfurt Opera (Alte Oper) binasında yapıldı.
Kapılarını kitapseverlere 15 Ekim’de açacak fuar için “Onur Konuğu Türkiye Projesi”ni yürütmek üzere kurulan ‘Onur Konuğu Türkiye Ulusal Yürütme Komitesi’, fuar esnasında Türkiye’den 300 yazarın yanı sıra, ülkemizin sanat, müzik, tiyatro ve sinemasını da uluslararası beğeniye sunacak. Türkiye, Frankfurt Kitap Fuarı’nda bu çerçevede belirlenen ve 100 yayıncı, 350 yazar ve çevirmen, 320 sanatçıdan oluşan 1000 kişilik bir heyetle ve 10 telif ajansı temsilcisi, 100 kişilik resmi heyet ile medya mensubu, kuratör, moderatör ve sinema yapımcılarından oluşan 120 kişilik toplulukla temsil ediliyor. Türkiye’ye ayrılan toplam 4 bin metrekarelik alanda ise 100 yayınevi temsil edilecek. 19 Ekim’de gerçekleştirilecek konuk ülke devir teslim töreninde yazar Gülten Akın bir konuşma yaparak konuk ülke statüsünü Çin Halk Cumhuriyeti’ne devredecek.
Yaklaşık 250 etkinliği kapsayan onur konuğu sunumunun ana çizgisi ‘ülke edebiyatı’ ve ‘yayıncılık dünyası’. Frankfurt kentindeki etkinlikler ise sadece fuar alanıyla sınırlı değil; kentten 40’a yakın kuruluş kent içi etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Fuar alanında gerçekleştirilecek onur konuğu sunumunun odak noktasındaki ‘Kazanılmış Katmanlar’ sergisinde Türkiye´deki farklı kültürlerin yazınsal gelenekleri tarihsel perspektif içerisinde sunuluyor ve edebi çeşitlilik tarihsel bağlamda yansıtılıyor.
Sunumunun ikinci ayağı ise ‘Türkiye Ulusal Standı’. Türkiye’den 100’e yakın yayınevinin ülkedeki kitap kültürünü fuar ziyaretçilerine tanıtacakları ulusal standda kurulacak platform, okuma programları ve panellere de sahne olacak.
Fuar alanında özel bir rol Türkiye’nin edebi programına ait; yüzlerce yazar ve çevirmen Türk edebiyatının renkliliğini tüm dünyadan okurlara sunacak. Pek çok panel ile tartışılacak Türk edebiyatının önemli adları Yaşar Kemal, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Orhan Pamuk ve Mehmet Uzun´un yapıtları düzenlenecek panellerde tartışılacak. Fuar süresince Türkiye’nin edebiyatı Frankfurt kentini de renklendirecek. Frankfurt Edebiyat Evi’nin yanı sıra Frankfurt tren istasyonundaki Edebiyat Durağı ve “Die Käs” Kabaresi Feridun Zaimoilu, Elif Şafak, Mehmet Murat Somer ve Alper Canigüz gibi yazarları ağırlayacak.
Frankfurt Kitap Fuarı onur konuğu, kentte çok yönlü bir müzik ve sahne sanatları programı hayata geçiriyor. Bu akşamki açılış konserinde Alte Oper (Eski Opera) Yunus Emre Orotaryosu´nu, 17 Ekim akşamı Mousonturm halk müziği sanatçısı Aynur´u, 16 Ekim akşamı Jazzkeller Ayşe Tütüncü Üçlüsü´nü, 17 ve 18 Ekim akşamları Gallus Tiyatrosu Nazlı Erayda´nın Sevim Burak´tan uyarladığı “Ya Seni Rüyasında Bir Daha Hiç Görmezse” adlı müzikal gösteriyi ağırlayacak. Tüm şehri renklendiren kapsamlı sergi programının başlıca etkinliği olan “Made in Turkey Sergisi” kentin çeşitli noktalarında 18 Eylül – 15 Kasım tarihleri arasında görülebilecek. Bunun yanı sıra Atilla Durak´ın “Ebru: Kültürel Çeşitlilik Üzerine Yansımalar” adlı fotoğraf sergisi, Türkiye´de kültürel içiçe geçmişliği görsel kılıyor. Sergi 26 Eylül – 4 Kasım 2008 tarihleri arasında Frankdurt Katedral Evi´nde (Haus am Dom) gezilebilecek.
Türkiye'nin "Bütün Renkleriyle Türkiye" sloganıyla onur konuğu olarak katıldığı ve dünya kamuoyunun gözlerini Türkiye'ye çevirecek '2008 Frankfurt Kitap Fuarı' Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Orhan Pamuk'un konuşmalarıyla resmi olarak açıldı.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Yunus Emre Oratoryosu’nu ilk kez Almanca olarak seslendirdiği geleneksel açılış galası, bu yıl da resmi açılışın ardından eski Frankfurt Opera (Alte Oper) binasında yapıldı.
Kapılarını kitapseverlere 15 Ekim’de açacak fuar için “Onur Konuğu Türkiye Projesi”ni yürütmek üzere kurulan ‘Onur Konuğu Türkiye Ulusal Yürütme Komitesi’, fuar esnasında Türkiye’den 300 yazarın yanı sıra, ülkemizin sanat, müzik, tiyatro ve sinemasını da uluslararası beğeniye sunacak. Türkiye, Frankfurt Kitap Fuarı’nda bu çerçevede belirlenen ve 100 yayıncı, 350 yazar ve çevirmen, 320 sanatçıdan oluşan 1000 kişilik bir heyetle ve 10 telif ajansı temsilcisi, 100 kişilik resmi heyet ile medya mensubu, kuratör, moderatör ve sinema yapımcılarından oluşan 120 kişilik toplulukla temsil ediliyor. Türkiye’ye ayrılan toplam 4 bin metrekarelik alanda ise 100 yayınevi temsil edilecek. 19 Ekim’de gerçekleştirilecek konuk ülke devir teslim töreninde yazar Gülten Akın bir konuşma yaparak konuk ülke statüsünü Çin Halk Cumhuriyeti’ne devredecek.
Yaklaşık 250 etkinliği kapsayan onur konuğu sunumunun ana çizgisi ‘ülke edebiyatı’ ve ‘yayıncılık dünyası’. Frankfurt kentindeki etkinlikler ise sadece fuar alanıyla sınırlı değil; kentten 40’a yakın kuruluş kent içi etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Fuar alanında gerçekleştirilecek onur konuğu sunumunun odak noktasındaki ‘Kazanılmış Katmanlar’ sergisinde Türkiye´deki farklı kültürlerin yazınsal gelenekleri tarihsel perspektif içerisinde sunuluyor ve edebi çeşitlilik tarihsel bağlamda yansıtılıyor.
Sunumunun ikinci ayağı ise ‘Türkiye Ulusal Standı’. Türkiye’den 100’e yakın yayınevinin ülkedeki kitap kültürünü fuar ziyaretçilerine tanıtacakları ulusal standda kurulacak platform, okuma programları ve panellere de sahne olacak.
Fuar alanında özel bir rol Türkiye’nin edebi programına ait; yüzlerce yazar ve çevirmen Türk edebiyatının renkliliğini tüm dünyadan okurlara sunacak. Pek çok panel ile tartışılacak Türk edebiyatının önemli adları Yaşar Kemal, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Orhan Pamuk ve Mehmet Uzun´un yapıtları düzenlenecek panellerde tartışılacak. Fuar süresince Türkiye’nin edebiyatı Frankfurt kentini de renklendirecek. Frankfurt Edebiyat Evi’nin yanı sıra Frankfurt tren istasyonundaki Edebiyat Durağı ve “Die Käs” Kabaresi Feridun Zaimoilu, Elif Şafak, Mehmet Murat Somer ve Alper Canigüz gibi yazarları ağırlayacak.
Frankfurt Kitap Fuarı onur konuğu, kentte çok yönlü bir müzik ve sahne sanatları programı hayata geçiriyor. Bu akşamki açılış konserinde Alte Oper (Eski Opera) Yunus Emre Orotaryosu´nu, 17 Ekim akşamı Mousonturm halk müziği sanatçısı Aynur´u, 16 Ekim akşamı Jazzkeller Ayşe Tütüncü Üçlüsü´nü, 17 ve 18 Ekim akşamları Gallus Tiyatrosu Nazlı Erayda´nın Sevim Burak´tan uyarladığı “Ya Seni Rüyasında Bir Daha Hiç Görmezse” adlı müzikal gösteriyi ağırlayacak. Tüm şehri renklendiren kapsamlı sergi programının başlıca etkinliği olan “Made in Turkey Sergisi” kentin çeşitli noktalarında 18 Eylül – 15 Kasım tarihleri arasında görülebilecek. Bunun yanı sıra Atilla Durak´ın “Ebru: Kültürel Çeşitlilik Üzerine Yansımalar” adlı fotoğraf sergisi, Türkiye´de kültürel içiçe geçmişliği görsel kılıyor. Sergi 26 Eylül – 4 Kasım 2008 tarihleri arasında Frankdurt Katedral Evi´nde (Haus am Dom) gezilebilecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)